Araştırmacılar, kloroplastların hamster hücrelerinde en az iki gün boyunca etkin kalabildiğini ve fotosentetik süreçlere katıldığını keşfettiler. Bu müddet, başlangıçtaki beklentilerin çok ötesindeydi. Zira kloroplastların kısa müddette sindirilmesi bekleniyordu. Çeşitli mikroskopi teknikleri ve florometri kullanılarak yapılan incelemeler, kloroplastların yapısını ve fotosentetik aktivitelerini doğruladı.
Bu gelişmenin, laboratuvar ortamında üretilen dokular için değerli uygulamaları olacağa benziyor. Yapay organlar yahut et üzere çok katmanlı hücresel yapılar, oksijen eksikliği nedeniyle büyüme sınırlamalarıyla karşı karşıya kalabilir. Lakin kloroplastların sağladığı oksijen dayanağı ile bu sorun aşılabilir. Araştırma grubu, kloroplast içeren hücrelerin daha süratli büyüdüğünü ve bunun da kloroplastların hücreler için bir karbon kaynağı sunduğunu belirtti.
Bu yenilik, hayvan ve bitki hücreleri ortasında unsur alışverişi süreçlerini incelemek için yeni araştırma fırsatları sunuyor. Profesör Matsunaga, bu tür “planimal” hücrelerin gelecekte daha sürdürülebilir ve karbon nötr bir toplum yaratma yolunda kıymetli bir rol oynayabileceğine inanılıyor.
Fotosentetik insanlara ulaşmak şimdi uzak bir gaye olsa da, bu çalışma hayvan hücrelerine bitki özelliklerinin entegre edilmesine yönelik kıymetli bir adımı temsil etmekte. 2021 yılında yapılan bir öbür araştırma, kurbağa larvalarına mikroalg enjekte edilerek organların bu oksijenden faydalandığını göstermişti. Yeni çalışma, bu alandaki araştırmaları daha da ileriye taşıdı.
İnsanların fotosentez yapabilmesi, besin üretiminde ihtilal yaratabilir ve çevresel tesirleri azaltabilir. Ancak insanların güç ihtiyaçları düşünüldüğünde, bu şimdi pratik bir gerçeklik olmaktan uzak.