Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’de TBMM’den çıkarken giydiği pelerinli frakı, Atatürk Orman Çiftliği’nde giydiği beyaz keten takımı , 1935 yılında Türkkuşu Uçuş Okulu’nun açılışında giydiği mavi ceketli, papyonlu kıyafeti ve daha fazlası… Atatürk’ün 1920’li yıllarda terzilik eğitimi alması için Paris’e gönderdiği ve daha sonra kendi tasarladığı kıyafetlerini diktirdiği Levon Kordonciyan’ın aynı ismi taşıyan torunu tarafından yeniden aslına uygun olarak dikildi. O tarihlerde kullanılan kumaşlardan ve Atatürk’e ait beden ölçüleri ile kalıplarından dikilen takımlara vatandaşların ilgisi yoğun oluyor. Levon Kordonciyan, “3 sene sürdü. Kolay bir çalışma değil çünkü Atatürkümüzün dönem içinde yaşadığı zamanlarda kilo alma verme durumlarıyla birlikte hazırlandı bunlar. İliklerine kadar elde açıldı, mendilleri o dönemdeki bayanların ellerinde oya gibi işlediği mendiller gibi yapıldı. Kravatlar, gömlekler hepsi o döneme göre bire bir uygulandı ki bugün bu kare birleşince bir hazine oldu” dedi.
DİKİŞ MAKİNESİ, FOTOĞRAFLAR
Kıyafetler şimdilerde Kordonciyan ailesinin Harbiye’de bulunan dükkanında sergileniyor. Burada ayrıca kıyafetlerin ilk kez dikildiği dikiş makinesi ile Levon Usta ve Atatürk’ün fotoğraflarına da yer veriliyor. Dikiş makinesinin üzerini ise Atatürk’ün resimleri süslüyor.
“BİR HAZİNE OLDU”
1953 yılında 60 yaşında hayatını kaybeden Levon Kordonciyan’ın torunu Atatürk’ün kıyafetlerini çevresinde gelen ısrarlar üzerine yeninden yapmaya karar verdiğini söylerken, “Dedelerimden kalma kumaşlarla birlikte yüzyılın en şık lideri Atatürk kıyafetlerini kurdum. 3 sene sürdü, kolay bir çalışma değil çünkü Atatürk’ümüzün dönem içinde yaşadığı zamanlarda kilo alma verme durumlarıyla birlikte hazırlandı bunlar. İliklerine kadar elde açıldı, mendilleri o dönemdeki bayanların ellerinde oya gibi işlediği mendiller gibi yapıldı. Kravatlar, gömlekler hepsi o döneme göre bire bir uygulandı ki bugün bu kare birleşince bir hazine oldu” dedi.
“KIYAFETLERİNİ KENDİ ÇİZERMİŞ VE ÖLENE KADAR DA KENDİ KIYAFETLERİNİ LEVON USTA DİKMİŞ”
Levon Kordonciyan, büyük dedesi ve Atatürk’ün hikayesini şöyle anlatıyor: “Birinci kuşak Levon, bir Rum ustanın yanında çalışırken, kalfalıktan ustalığa geçtiğinde paşamız 6 yıl Paris’e yolluyor. Frak, jaketatay, redingot eğitimi alıyor. Yurda geldiğinde kılık kıyafet devrimiyle birlikte paşamızın kıyafetlerini yapmaya başlıyor. Atatürk Kınalı Ada’daki evimize gelip, kalıp orada çalışmalar yaparlarmış. Taksim Park Otel’de dedemle buluşup, kıyafetlerini kendi çizermiş ve ölene kadar da kendi kıyafetlerini Levon Usta dikmiş. Renklerine kadar kendisi de karar verirmiş. Hatta bir dönem sırtı trikolu yelekler yapmış, böbrek rahatsızlığı yaşarmış, o yelekler sıcacık tutarmış. Çoğu kişi bilmez, ‘lacivert giymez’ derler ama iki tane lacivert koleksiyonu da var. O dönemin kumaşlarında renklerde çok alternatif olmadığı için daha çok siyah ve koyu toprak rengi giyermiş” dedi.
“BİR MODA İKONU OLMUŞ”
Levon Kordonciyan, Atatürk’ün meşhur kıyafetleriyle ilgili olarak ise, “Yazın Atatürk Çiftlik evini açtığında ham keten, işlenmemiş ham keten giymiş ki; o resim günümüze kadar en şık vaziyette gelmiş. Bir moda ikonu, ham keten ve muhteşem. Bunların hepsi yerli malı, yurdun malı Sümer Bank tarafından dokunmuş. Pelerin inanılmaz bir kıyafet, pelerin, silindir şapkasıyla birlikte ve sırf kendisi değil, yanındaki yaverlerine, devlet adamlarına bile kendi tarzında giydirirmiş. Resimler bugüne en şık vaziyette bizlere kadar gelmiş. Dünya liderlerinin kendisiyle ilgili çok güzel sözleri var. Bir moda ikonu olmuş. Derler ki; ‘O zorluk zamanlarında bu kadar harcaması doğru muydu?’ Hayır, bir marka yaratıyorsunuz, Türkiye’yi yaratıyorsunuz, kıyafetle de bunu en iyi şekilde taşımış” dedi.
AİLENİN HOLLYWOOD MACERASI
Kordonciyan ailesinin Hollywood macerasına başlamasını da şu şekilde anlattı: “Sean Coonery aslında bilim adamı fakat bir güzellik yarışmasında birinci oluyor ve film yıldızı oluyor. Dedemin yetiştirdiği bir İran asıllı beyefendi de Amerika yerleşiyor. Oranın iyi bir terzisi oluyor. Sean Connery’i ikinci kuşak Kordonciyan’ın yanına getiriyor. Bizim Hollywood maceramız başlıyor. Sean Connery daha sonra Frank Sinatra’yı getiriyor. Sinatra, ‘Baba’ filminin sponsoru ve filmin kıyafetlerini dedem dikiyor. Sinatra ölene kadar dedemin diktiği smokini üzerinden çıkarmıyor” şeklinde konuştu.