Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, İLKE Vakfı tarafından Bağlarbaşı Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen rapor sunum programına katıldı. Burada kültürel değerler ve vakfın çalışmalarıyla ilgili açıklama yapan Şentop, bir dönem vakfa ait kurumlardan çocuklarının da faydalandığını belirtti.
Şentop, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kültürel çalışmalarla ilgili şikayetleri olduğunu ifade ederek bunun sebeplerine de değindi. Türkiye’de insanların kasten hayattan uzak tutulduğuna işaret ederek, “Ben İLKE Vakfı ile gençlik yıllarından bu yana tanışan bir kardeşinizim. Yek-Der çalışmalarında benim 3 çocuğum da istifade ettiler. 28 Şubat döneminde Kuran kurslarının belli bir yaşla sınırlandırılması sebebiyle küçük çocuklarım Kuran eğitimi alamadı. Yek-Der’in evlerinin her biri Kuran kursuna dönüştürüldüğü bir çalışmadan bahsediyoruz. Allah razı olsun öncelik edenlerden. Tabi kültür alanı, bizim zaman zaman şikayetçi olduğumuz bir alan. Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor ‘İktidarı elde ettik ama kültür alanında iktidarla ilgili şikayetlerimiz var’ diyor. Bunun birçok sebebi var. Uzun yıllar Türkiye’de sosyal hayattan, siyasi hayattan hatta eğitim öğretim hayatından önce kasten uzak tutulan daha sonra da bazı hassasiyetleri sebebiyle kendisini ondan uzak tutan geniş bir toplum kesimi var. Dini İslami hassasiyeti olan bir toplum kesimi var Türkiye’de. Başta eğitim hayatı yükseköğretim yoğun olmak üzere kültür hayatının önce dışında tutuldu sonra da kendisi dışında kalmayı tercih etti. Büyük üstat İsmet Özel’in bir sözü var: ‘Türkiye’de Müslümanlar iki seçenek arasında kaldılar’ diyor. ‘Ya İslam’ın dışında bir hayat veya hayatın dışında bir İslam.’ Hayatın dışında İslam tercihi bu anlamda genel olarak toplumsal hayat babında belki bir gerçekliği ifade ediyor. Özellikle öğretim hayatına çocuklarını vermekten kaçınan bundan çekinen çok geniş uzun yıllar elliler altmışlardan bahsediyoruz çok geniş bir toplum kesimi var” dedi.
Kültürel iktidarı ellerinde bulunduranların ise insanlara üstten baktığını ifade eden Şentop, 20 yıl önce bu iktidarların başörtüsünü temel bir hak görmediğine dikkat çekerek, “Tabii bu şartlar altında bir de ayrıca bu kültürel iktidarı, tırnak içerisinde ifade ediyorum bunu hasbel kader elinde tutanlar da büyük bir üstenci bakışla, toplumun geniş kesimlerini ezen onları bu süreçlerin dışında tutmaya çalışan, kültürel hayatı çok dar bir alan içerisinde sürdürmeye çalışan bir anlayışla var oldular. Çalışmalarını, faaliyetlerini böyle sürdürdüler. Bu yavaş yavaş Türkiye’de siyasi, hayattaki değişmelerle beraber, eğitim öğretim hayatındaki değişmelerle beraber çok uzak bir zamandan bahsetmiyoruz. Başörtüsüyle, üniversitelerde okuyabilmenin yolu daha yeni açıldı. Yani on sene gibi bir zaman diliminden bahsediyoruz. Yani onun öncesinde hala bu tür tartışmaların devam ettiği bir Türkiye’den bahsediyoruz. Çok iyi hatırlıyorum. 2002 öncesinin Adalet Bakanlarından birinin imzasıyla yayınlanan bir raporda başörtüsü temel haklardandır falan gibi yaklaşımlara cevaben, başörtüsünün bir temek hak galan olmadığına dair izahlar vardı. 1999-2000 yıllarından falan bahsediyorum. Böyle bir dönemden geliyoruz. Yeni yeni iyi okullarda okuyabilen, bu milli ve yerli, dini hassasiyetlere sahip insanlar ortaya çıkmaya başladı. Yine İsmet Özel’e atıf yapacağım. ‘Türkiye’de yetişmiş insan, Türkiye’nin değildir’ diyor. Türkiye’nin insanıysa yetişmiş değildir diyor” ifadelerini kullandı.