15 Kasım 2003 sabahı Sirkeci’deki sinagogda olduğunu söyleyen Gabay, patlama seslerini duyduktan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Neve Şalom’un önünde çukur açıldığını gördüm. Annem arıyor, dostlarım arıyor, telefonda ne konuştuğumu fark edemeyecek kadar kendimden geçtiğimi hatırlıyorum. Yaşadığımız o kaosu çok iyi hatırlıyorum. Herkes bir yakınını arıyordu. Büyük bir kaos vardı.”
Mois Gabay Şişli’deki sinagogdaki patlamayı, daha sonra öğrendiğini, ilerleyen saatlerde arkadaşları arasından yaralananların, toplum içinden ve sinagog çevresindekilerden vefat haberleri aldıklarını belirtti. Gabay, “O günden kalan karelerde, videolarda hayatta kaldığına şükredip dua eden büyüklerimiz vardı” dedi.
Görgü tanığı Mois Gabay, “Babam iki ay önce vefat etmişti. Babam acaba Tanrı ile pazarlık mı etti, benim hayatta kalmam için. Kendi içimde hep bu soruyu sorarım. Burada ya da Şişli’de olmamam için hiçbir sebep yoktu” diye ekledi.
Saldırı sonrasında Yahudi toplumunun yaşadığı travmayı aktaran Gabay, “Toplum için düşünsenize ne kadar zor bir durum. Üç defa terör saldırısına uğrayan bir mekana ‘Gelin burada güvenli bir şekilde dua edin’ diyebilmek” dedi.
Terör saldırısı sonrası tek amacın bir daha yaşanmaması olduğunu vurgulayan Mois Gabay, Neve Şalom’u hedef alan 1986’daki saldırıyı da hatırlatarak “Nasıl ki büyüklerimiz 1986’yı anlattı, bizler de gençlerimize, 2003 doğumlulara yaşadıklarımızı anlatıyoruz” diye konuştu.
“Bu sinagogu dışarıdan görmeye çalıştığımda o gün kendime söz verdim, ‘Ben bir daha bu sinagogu böyle görmeyeceğim’ diye. Bazen sorarsın, kendini en çok Yahudi hissettiğin an ne zamandı diye. Benim sanıyorum kendimi en Yahudi hissettiğim an 15 Kasım 2003 tarihidir” diyen Mois Gabay, Yahudi toplumunun Türkiye topraklarındaki sürekliliğini vurgulayarak “Biz burada yaşamaya devam edeceğiz” dedi.