Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı programında büyükelçilere seslendi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
ELİTİST ZİHNİYET: Her yıl küresel diplomasinin fotoğrafının çekildiği konferans vesilesiyle hem geçmiş yılın muhasebesini yapıyor hem de ülkemizin tehditler ve fırsatlar karşısında daha hazırlıklı olmasını sağlıyoruz. Aytmatov’un ifadesiyle ‘bir günü bir asra bedel’ olan bu dönemlerde en küçük bir hatanın, ihmalin sonuçları çok ağır olacaktır. Türkiye sadece devlet organlarında eşgüdüm eksikliğinin değil, rekabetin, güç savaşının, çekişmenin, hatta çatışmanın bedelini ödemiş bir ülkedir. İlk göreve geldiğimizde bu sorunla biz de pek çok defa yüzleştik. Kendini milletten ve milletin yetki ve sorumluk verdiği siyasi idareden üstün gören elitist zihniyetin engellemelerine maruz kaldık. Devletin içine sızmış örgütlerden farklı menfaat gruplarına kadar, birçok karanlık odakla mücadele ettik. 27 Nisan Bildirisinden 7 Şubat MİT krizine, 17-15 Aralık girişiminden, 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne kadar, devletin içine çöreklenmiş yapıların hedefi haline geldik. Milletimizin güçlü desteği ve demokratik zeminde yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde tüm saldırıları boşa çıkardık.
BARIŞ KUŞAĞI: Türkiye son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yöneten birkaç ülkeden biri oldu. Çevremizde barış ve işbirliği kuşağı oluşturma, iyi komşuluk ilişkilerini geliştirme anlayışıyla hareket ediyoruz. Yaşadığımız acı tecrübeler özellikle bize savaşın kazananının, adil bir barışın da kaybedeninin olmayacağını göstermiştir. Çocukların daha ömürlerinin baharındayken can verdiği bir ortamda kimsenin kendini güvende hissedemeyeceği açıktır. Rusya Ukrayna savaşında ilk günden itibaren hep bu hususa dikkat çektik. Hem Sayın Zelenski ile hem Sayın Putin ile olan görüşmelerimizde sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdik.
MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ: Önce Antalya’da ardından da İstanbul’da yapılan temaslar umutların yeniden yeşermesine sebep olmuştu. Fakat sahada yaşanan müessif gelişmeler dolayısıyla, oluşan müspet atmosferi kalıcı ateşkese tahvil etmek ne yazık ki mümkün olmadı. Elbette bizim gibi barışı savunanlar kadar, savaşın uzamasını, her iki taraf için daha yıpratıcı hale gelmesini isteyenler de vardı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen çabalarımızı sürdürerek Tahıl Koridoru Mutabakatı’nın hayata geçirilmesini temin ettik. Şu anda gemiler geliyor. Böylece gıda krizinin kapıda olduğu bir dönemde dünya arz güvenliğine katkıda bulunduk. Şimdiye kadar ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmadan bu mutabakatı işletmeyi başardık. Bölgemizde sulh-ü sükun hakim olana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.
ERMENİSTAN’A MESAJ: Azerbaycanlı kardeşlerimiz yıllarca hem işgalin hem kayıplarının acısıyla yaşamak mecburiyetinde bırakıldı. Bu adaletsizliğe son vermek Türkiye’nin destekleriyle Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne nasip oldu. 44 gün süren destansı bir mücadele neticesinde, Karabağ yeniden özgürlüğüne kavuşmuş, 30 yıllık işgal son bulmuştur. Varılan anlaşmalarla Güney Kafkasya’da yeni bir dönem başlamıştır. Bu tarihi fırsatın heba edilmemesi için yoğun çaba harcıyoruz. Radikal Ermeni çevrelerin sabotajlarına rağmen, Kafkasya’da kalıcı barış yolunda önemli mesafe aldık. Ermenistan ile özel temsilciler vasıtasıyla başlattığımız görüşmeler devam ediyor. Başbakan Paşinyan ile Kurban Bayramı münasebetiyle aradığında çok yapıcı bir görüşme yaptık. Ermenistan’ın gelişmeleri doğru okuyarak Azerbaycan ve Türkiye’nin samimi çağrılarına karşılık vermesiyle bölgemizin kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyorum.
‘AB hedefinden geri adım yok’
VATANDAŞLARIMIZA SAHİP ÇIKIN: Karşılaştığımız çifte standartlara rağmen AB’ye tam üyelik hedefimizden geri adım atmadık, atmayacağız, çoğunluğu Avrupa’da olmak üzere dünya çapında yerleşik 7 milyon vatandaşımızın hak ve çıkarlarının koruyucuları öncelikle sizlersiniz. Batılı ülkelerde son dönemde Müslüman ve Türk düşmanlığı ile beraber kültürel ırkçılığın da arttığını görüyoruz. Başörtülü kadınların sokak ortasında hakarete uğraması, polis korumasında mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’in yakılması, mescitlerimize kesilmiş domuz başı bırakılması, eften püften bahanelerle derneklerin, camilerin kapatılması, Müslümanlara ait mezarlara dahi tahammül gösterilememesi ve daha niceleri İslam düşmanlığının ulaştığı ürkütücü boyutları gözler önüne sermektedir. Türkiye’nin bu tehditleri görmezden gelme lüksü yoktur. Sizlerden insanımıza daha çok sahip çıkmanızı, vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, onurunu her şart altında kararlılıkla savunmanızı bekliyorum.
Dünyada ilk beşteyiz
255 DIŞ TEMSİLCİLİK: Bugün Türkiye 255 dış temsilciliğiyle dünyanın en geniş diplomatik ağına sahip ilk 5 ülkesi arasında yer alıyor. Afrika ortaklık politikamız kapsamında, 54 ülkenin bulunduğu kıtada 44 büyükelçiliğimiz faaliyet gösteriyor. Latin Amerika ve Karayipler açılım politikamız ile bölge ile ticaret hacmimizi 15 kat artırdık. Büyükelçilik sayımızı ise 18’e yükselttik. Yeniden Asya girişimimizle bu bölgeyle ilişkilerimizi daha da derinleştiriyoruz. Türkiye bulunduğu coğrafi konum itibariyle ne doğuya ne batıya sırtını dönemez. Büyük Selçuklu Devleti’nin sembolü çift başlı kartal misali, doğuyla da batıyla da ilişkilerimizi aynı anda güçlü tutmamız gerekiyor.
‘Mescid-i Aksa kırmızı çizgimiz’
KIRMIZI ÇİZGİMİZ: Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerimizi eskisinden daha güçlü hale getiriyoruz. İsrail ile tekrar rayına oturan ilişkilerimizi, ülkemizin çıkarları yanında Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukukunu savunmak için de kullanıyoruz. Kudüs meselesindeki hassasiyetimizi, Türkiye’nin iki devletli çözüme ve Filistin’in güvenlik, huzur ve kalkınmasına verdiği önemi İsrail yönetimiyle en üst düzeyde paylaşıyoruz. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın bizim kırmızı çizgimiz olduğunu açıkça ifade ediyoruz. Son birkaç gündür İsrail güvenlik güçlerinin Gazze’yi, Gazzeli sivilleri hedef alan saldırıları karşısında da net bir duruş sergiledik. Çocukları, daha kundaktaki bebekleri öldürmenin hiçbir bahanesi olamaz. Türkiye Filistin halkının ve Gazzeli kardeşlerinin yanındadır.
ABDÜLHAMİD HAN’I UĞURLAYACAĞIZ: Derin bağlarla sahip olduğumuz Balkanlarda istikrar, işbirliği ve refahın tesisi için ayrıca çalışıyoruz. Ege’de, Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de aynı gayeyle hareket ediyoruz. Yarın (bugün) adını Abdülhamid Han koyduğumuz yeni nesil teknolojiye sahip 4. sondaj gemimizi Mersin Taşucu Limanı’ndan uğurlayacağız.
ORTADAN KALDIRACAĞIZ: Sınırlarımız içinde ve sınır ötesinde gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla, bölücü terör örgütünün belini kırdık. Bölgemizin geleceğinde teröre yer olmadığını, bu örgütlerin destekçileriyle beraber tüm dünyaya gösterdik. Emperyalistlerin tetikçiliğini yapan katil sürülerini bölgemizden tamamen söküp atana kadar durmayacak, terörle mücadelemizi sürdüreceğiz. Güney sınırımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bir hat kurma kararımız bakidir. Suriye’de terör örgütünün yuvalandığı son bölgeleri de temizleyerek, bu güvenlik kuşağının halkalarını inşallah yakında birleştireceğiz.
ABD’ye terör tepkisi
YALNIZ BIRAKILDIK: NATO müttefikimiz Amerika ile münasebetlerimizin, değişen bölgesel ve küresel dinamiklerle uyumlu hale getirilmesi müşterek menfaatimizedir. Ancak Türkiye’nin güvenliğine kasteden terör örgütlerine on binlerce TIR dolusu silah vermenin, etkisiz hale getirilen teröristler ile ilgili taziye mesajları yayımlamanın müttefiklik ilişkileriyle bağdaşmadığı da ortadadır. Ülkemiz sadece PKK ve uzantılarıyla değil, FETÖ ile mücadelesinde de yalnız bırakılmıştır. FETÖ ele başının Amerikan makamlarına verdiğimiz klasör dolusu belgeye rağmen hala serbestçe dolaşmasını kabul etmiyoruz.
SÖZLER YERİNE GETİRİLMELİ: Hiçbir NATO ülkesinin, Türk adaletinden kaçan FETÖ’cü alçaklar ve PKK’lı teröristler için birer güvenli liman olmaması gerekir. PKK’lıların sokaklarında cirit attığı, polis korumasında paçavralarıyla eylem yaptığı her yıl ciddi miktarda haraç topladığı devletlerin üyelikleri NATO’ya fayda sağlamayacağı gibi, temsil ettiği değerlere zarar verecektir. Finlandiya ve İsveç ile ilgili net ve kararlı tutumumuzu koruyoruz. Ülkemize verilen ve mutabakatta kayıt altına alınan sözler yerine getirilmeden Türkiye bu iki ülkenin üyeliğini onaylamayacaktır.