Her yıl milyarlarca kişi seyahatlerinde hava yolunu tercih ediyor. Yapılan milyonlarca uçuştan bazılarında ise gökyüzünde nadir rastlanacak olaylar yaşanıyor. Bunun son örneği Türk Hava Yolları’nın TK-1991 sefer sayılı Manchester uçağında gerçekleşti. Doğum sancıları tutan Nijeryalı yolcu Nweke Ifeoma doktor ve kabin ekibinin de yardımıyla bir kız bebek dünyaya getirdi. Bebeğin kordonunun kabin ekibi tarafından kesilmesinin ardından uçak Viyana Havalimanı’na acil iniş yaptı ve anne ile bebek Viyana’da sağlık ekiplerine teslim edildi.
HAMİLE YOLCULAR İÇİN RAPOR ŞARTI
Yaşanan bu olay akıllara uçak havada seyir halindeyken doğan bebekle ilgili pek çok soruyu da getirdi. Peki uçak esnasında doğan bebeğin dünya vatandaşı sayılacağı ve bütün ülkelere vizesiz girebileceği iddası doğru mu yoksa efsane mi? Hamile yolcuların uçakla seyahati konusunda dünya genelinde kabul edilen belirli kural ve kısıtlamalar bulunduğunun altını çizen Uçak Mühendisi ve Havacılık Uzmanı Muhammed Yılmaz, hamileliğin ilk 28 haftası için yolcunun kendi beyanının esas alındığı bilgisini paylaştı. Muhammed Yılmaz, “Daha sonra tekil gebelik yaşayan yani tek bebeğe hamile olan yolcularda 28-35’inci hafta arası uçakla seyahat için kendi doktorundan ‘Uçakla seyahatinde sakınca yoktur’ ibaresi yer alan bir rapor isteniyor. 2 ya da daha fazla bebeğe hamile olan yolculardan istenen rapor 28-31’inci haftalar arasını kapsıyor” dedi.
Nijeryalı yolcu Nweke Ifeoma ve bebeği
Tüm bu kısıtlamalara rağmen havada doğum sürprizlerinin yaşanabildiğini söyleyen Yılmaz, uçakta doğum yaşandığında izlenen süreci şu şekilde özetledi:
“Böylesi durumlarda uçaktaki diğer yolcular arasında doktor ya da hemşire gibi sağlık görevlileri bulunuyorsa kabin ekibi ile beraber doğum sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor, uçak da en yakın noktaya acil iniş yapıyor.”
‘UÇAKTA DOĞUM YAPTIĞI İÇİN DAVA EDİLEN DE VAR’
Uçakta doğan bebekler hakkında en bilinen yanlışların başında ömür boyu bedava uçtuğu efsanesinin geldiğini dile getiren Muhammed Yılmaz, bu durumun şirketten şirkete değiştiğini açıkladı. “Şu ana kadar sadece Thai Airways, Asia Pacific Airlines, AirAsia ve Polar Airlines böyle uygulamalara imza attı” diyen Yılmaz, “Haziran 2017’de Hindistanlı hava yolu Jet Airways’in bir uçağında doğum gerçekleşti. Hava yolu şirketi doğan bebeğe yaşam boyu ücretsiz uçuş sağlayacağını bildirdi” detayını verdi. Virgin Atlantic’in ise uçakta seyir esnasında doğan bir bebeğe 21 yaşına kadar ücretsiz uçuş izni verdiğini de ekleyerek, “Virgin Atlantic, Shona isimli uçakta doğan yolcusuna 18’inci yaş gününde Avustralya’ya first-class gidiş dönüş bileti verip uçakta onun için bir kutlama yaptı ve daha sonra bunu reklam kampanyalarında kullandı” dedi.
Ancak her hava yolu şirket bu konuda toleranslı değil. Öyle ki uçakta doğum yaptığı için adına tazminat davası açılan yolcular bile var. Muhammed Yılmaz, “2015’te China Airlines’in Los Angeles uçuşunda doğum yapan Tayvanlı bir anne, uçağın acil iniş yapmasına neden olduğu ve maddi zarar yarattığı gerekçesiyle, hava yolu tarafından tazminat davası ile karşı karşıya kaldı” bilgisini verdi.
‘DÜNYA VATANDAŞLIĞI EFSANE, İKİ YÖNTEM UYGULANIYOR’
Muhammed Yılmaz’a göre uluslararası uçuşlarda dünyaya gelen bebeğin hangi ülkenin vatandaşı olacağı ise önemli bir soru ya da sorun. Yılmaz, uçuş sırasında dünyaya gelen bebeklerin dünya vatandaşı olduğu şeklindeki bilginin bir efsaneden ibaret olduğunu vurgulayarak her ülkenin kendi mevzuatına göre ayrı bir değerlendirme yaptığını ifade etti. Bu konuda iki farklı yöntem bulunduğunu söyleyerek şu açıklamayı da yaptı:
“İlki Latince ‘Jus Sanguinis’ yani kan bağına bağlı olarak kazanılan vatandaşlık. Diğer ilke ise ‘Jus Soli’ yani bir devletin toprakları içerisinde meydana gelen doğumla kazanılan vatandaşlık. Bazı ülkeler bu prensiplerden birini, bazıları ikisini birlikte uyguluyor.”
Pek çok Avrupa ülkesinin ‘Jus Soli’ ilkesini benimsemediğini vurgulayan Muhammed Yılmaz, “Yani bu ülkeler kendi sınırları içinde doğan bebeklere anne ya da baba o ülkenin vatandaşı değilse vatandaşlık hakkı tanımıyor” açıklamasında bulundu. ABD’de istisnai durumlar dışında ‘Jus Soli’ ilkesinin geçerli olduğunu söyleyen Yılmaz, “ABD bu nedenle kendi sınırları içinde doğan her çocuğa, anne ve babasının vatandaşlığının neresi olduğuna bakmaksızın vatandaşlık hakkı tanıyor. Türkiye’de ise her iki ilke de uygulanıyor” diye konuştu.
‘DOĞUM YERİ İÇİN PROSEDÜR FARKLI’
Uçakta doğum söz konusu olduğunda birçok kişi bebeğin doğum yerinin neresi olacağını da merak ediyor. Vatandaşlıkta olduğu gibi doğum yeri konusunda da her ülkenin ve Birleşmiş Milletler’in coğrafi sınırları belirlemek konusunda farklı prosedürleri olduğunu söyleyen Muhammed Yılmaz, “Vatansızlığın azalmasına dair BM Sözleşmesi’ni kabul eden ülkeler için geçerli olan kurala göre, uluslararası yolculuk yapan uçak veya gemilerde gerçekleşen doğumlarda bebek uçağın ya da geminin kayıtlı olduğu ülkenin sınırları içinde doğmuş sayılıyor” dedi.
Uçakta meydana gelen doğumların bazılarında da bebeğin doğum yeri olarak uçağın indiği ilk ülkenin kabul edildiğini vurgulayan Yılmaz, “Bu tür doğum olaylarının tüm dünyada genel geçer normlar yaratmayı gerektirecek kadar sıklıkta yaşanmaması sebebiyle uluslararası bir mevzuat oluşturma gereği duyulmuyor” şeklinde görüşünü paylaştı.