Trafik Sorununu Aşmak İçin Neden Daha Fazla Şerit Açmıyoruz?

Teknolojinin gelişimiyle birlikte otomobillerin 90’lı yıllardan bu zamana inanılmaz oranda yaygınlaştığını gördük. Özellikle de bu teknolojinin yeni iş olanaklarına yer açması, kişisel ulaşım araçlarının önemini zaman içinde fazlaca artırdı. Bu bağlamda başta sadece zenginlerin binebildiği motorlu araçlar, günümüzde aşağı yukarı her bütçeye uygun bulunabiliyor, tabii ülkemizden ziyade dünya genelinde demek lazım.

Araçların zaman içinde bu denli erişilebilir olması, bireyler için hayatı kolaylaştırmış olsa da herkesin sinir olduğu trafik kavramını hayatımıza soktu. Özellikle de büyük şehirlerin kanayan yarası olan bu durum için bazı ülkelerde ek şeritler açıldığını görüyoruz. Peki bu etkili bir çözüm mü?

Basit mantıkla ilerleyelim. Sıkışık olan otobüslerdeki koltuk sayısını iki katına çıkarırsak ne olur?

Başta tüm otobüsün yükü hafifleyecek olsa da araç, kısa süre içinde tekrar sıkışık hâle gelecektir. Çünkü otobüse binen kişilerin sayısı sabit değildir. Bu sebeple de yarattığınız daha çok alan, daha çok kişiyi çekip sizi baştaki duruma geri götürecektir. Yani otobüste yine insan kalabalığı olacak ve yine tüm koltuklar dolu olacak. Sadece insan sayısını artırmış oldunuz.

Bu durum, yapay talep (induced demand) ismiyle biliniyor:

Eğer insanlara fazla kaynak sunarsanız, şüphesiz onu kullanacaklardır. Bunu, 8 GB ve 16 GB RAM’li iki bilgisayar aynı işlemi yaparken 16 GB RAM’i olanın daha fazla bellek kullanabilmesine de benzetebiliriz. Yani fazladan sunulan imkân artı olarak kalmaz, onun yerine o da kullanılır.

Trafikte de durum böyledir:

Eğer 3 şeritli sıkışık bir yolunuz varsa, buna dördüncü şeridi eklemek ilk zamanlarda trafiği rahatlatacaktır fakat sonradan daha fazla kişi o yolu seçecek ve o yol tekrar sıkışacaktır. Normalde yol genişlediği zaman trafiğin açılması lazım. Fakat bu senaryoda yol genişlemesine rağmen trafik sıkışıklığı aynı kaldı. Yani başta olmayan araçlar gelmiş oldu.

Onlar en başta o yolu seçmiyordu, çünkü hatırladığımız üzere orası sıkışık bir yoldu:

Fakat şimdi o yolun genişletildiği, ek olarak bir şerit daha eklendiği haberi her yere yayıldı. Dolayısıyla da insanlar trafik sorununun çözüldüğünü düşünerek normalde tercih etmedikleri bu yolu kullanmaya karar verdi. Dolayısıyla da binlerce araç yola eklenmiş oldu ve baştaki sıkışıklığa tekrar geri dönüldü. Tek fark, bu sefer elimizde daha çok aracın olması.

4 şeride genişlettiğiniz bu yolu alıp 8 şeritli de yapsanız bu trafik geri gelecektir:

Söylediğimiz gibi, insanlara fazla kaynak sunulması yükü hafifletmez, aksine o kaynağın daha çok kullanılmasına sebep olur. Teksas’ta bulunan ve 2008 yılında milyarlarca dolara mâl olan, toplamda 26 şeritli Katy otoyoluna bakarak bunu daha iyi görebilirsiniz.

Bahsettiğimiz yapay talep kavramı tersine de kullanılabilir:

Güney Kore ve Fransa gibi ülkelerde otoyollarda küçülmeye gidilmişti. Hatta Kore, Cheonggye otoyolunu kaldırıp yerine doğal alanları tekrar canlandırmış, bu sayede Seoul şehri nefes almıştı. Aynı perspektiften baktığımızda bunun hâlihazırda var olan trafiği daha da sıkıştırması gerekiyordu. Fakat beklenilenin aksine bu, otoyolları daha az kişinin tercih etmesine sebep olmuş ve dolayısıyla daha az sıkışık bir trafik elde edilmiş.

Bu, geniş olan otoyollarımızı bir anda tek şeride indirgeyelim demek değil. Zira bunun kaotik sonuçları olacaktır. Onun yerine trafiği rahatlatacak farklı alternatifler bulunuyor.

Bunların ilki ‘ücretli park yerleri’

Ülkemizde bunun ne durumda olduğunu gösteren bir veriye ulaşamadık fakat dünya genelindeki kalabalık şehir merkezlerindeki araçların önemli bir kısmı, park edecek yer bulamadığı için sürekli dolaşmak durumunda oluyor. Peki bu araçların sürekli dolaşmasına sebep olan şey park edecek yer olmaması mı? Hayır elbette. Asıl sebep ücretsiz park alanlarının suistimal edilmesi ve insanların adeta günlerce araçlarını buralarda bırakıyor olması.

Ücretli otoyollar ve ücretli park yerleri bu trafik sorununun önüne geçmede yardımcı oluyor. Zira para göz önüne alındığında hem insanlar alternatif gidiş yolu olup olmadığını düşünüyor hem de park edecek yer bulmakta zorlanmamış oluyor.

Bu konuda araştırma yapan isimlerin çözümleri ise daha etkili gibi görünüyor:

Matthew Turner ve Gilles Duranton tarafından yapılan araştırmada ABD otoyolları incelemeye alındı. Araştırma sonucunda ise şehrin yol kapasitesi ne kadar artırılırsa üzerindeki yoğunluğun da o kadar arttığı görüldü. Bu da yeni şeritlerle açılan yolları trafiğin tekrar dolduracağına yönelik bir başka kanıt.

Araştırmacıların çözümü ise yoğun saatlerde sıkışık otoyolları kullanmanın ücretli olması. Bu da sadece gerçekten ihtiyacı olanların bu yolları kullanacağı, acelesi olmayan diğerlerinin ise alternatif şehir içi yollara yöneleceği anlamına geliyor.

Sizin bu konuda düşünceleriniz neler?

Kaynaklar: Vox, Chron, Wired, Condé Nast Traveler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir