Beşiktaş’ın bu sezon gösterdiği performansla öne çıkan isimlerinden olan Salih Uçan, A Milli Takım’ın Lüksemburg ve Faroe Adaları ile oynadığı maçlar için açıklanan aday kadroda yer almadı. Sosyal medyada da tepki çeken kararla ilgili Salih Uçan ilk kez konuştu. VOLE YouTube kanalında yayınlanan Baş Başa programına konuk olan Uçan, süreçte yaşananları ve düşüncelerini aktardı.
Programda Salih’in konuyla ilgili açıklamaları şöyle:
“CİDDİ BİR SAYGISIZLIKTIR”
“Ben milli takım ortamını çok iyi bilen biriyim. U 15’ten A Milli Takım’a kadar 70-80 kere milli oldum. Milli takımla dünya kupası oynadım. Avrupa Şampiyonası oynadım. Kaptanlık yaptım. Birçok organizasyonda da bulundum. Ödüllerim de var. Bu kampta, kendi kişisel görüşüm ve net kararım yüzde yüz bir saygısızlık yapıldı. Şu süreci anlatayım. Milli takıma gitmeyeceğimi biliyordum. Sebebini söyleyeyim. Milli takım kamplarından önce gizli bir aday kadro açıklanır, bunda da pasaport işlemleri için aranırsınız ya da doktor arar. Alanyaspor dönemimde de Şenol hoca beni milli takıma çağırmıyordu. Ama her zaman ben aday kadronun içindeydim. Çünkü beni iletişimciler arıyorlardı, ‘Salih pasaportlarını hazırla, çağırılabilirsin’ diye. Bu sefer böyle bir şey olmadı. Kadro açıklandı, ben yoktum. Daha sonra bir oyuncu sakatlandı, 2 oyuncu alındı ve medyada yorumcular ‘Salih tekrar alınmadı’ dedi. Ben zaten bütün orta saha sakatlansa da yine gidemeyecektim. Bu aday kadronun neredeyse 40 kişinin bile arasında olmamak bana yapılmış ciddi bir saygısızlıktır. Bunu asla kabul etmiyorum. Bana saygı göstermeyenlere karşı da saygı duyamayacağım. Bu nettir benim için”
“DÜŞÜNDÜKÇE SİNİRLENİYORUM”
“Beni en çok üzen olay, milli takıma gitmemem bir karardır. Ben de her hafta maç oynuyorum, Beşiktaş gibi bir camiada oynuyorum. 40 kişinin arasında olamayacak kadar bir durumum da yoktu. Bu saygısızlığı kabul edemem açıkçası. Düşündükçe sinirleniyorum, ‘Şu yüzden almamıştır’ demek bile istemedim kendime. Keşke Salih Özcan sakatlanmasaydı, ‘tekrar çağrılmadı’ diye haber oldu. O sürecin uzaması da üzdü biraz. Sonuçta ailemiz dostlarımız, sokakta görenler de nasıl çağrılmazsın diyordu. Üzüntü artıyor, tabii ki biz de bekledik.”