İyi Parti Genel Lider Yardımcısı Bahadır Fazilet, erken seçim ihtimali görmediğini belirterek, “Erdoğan ülkeyi sultan üzere yönetirken, Türkiye’nin bütün imkânlarını yandaşlarına dağıtırken, kaybedeceği bir erken seçime neden gitsin? Kazanacağına dair en ufak bir belirti bile yok” dedi.
Erdem, Sözcü gazetesi müellifi Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı.
Sayın Fazilet, gördüğümüz her olayda Türkiye’nin tüm meselelerinin tahlili için seçimin bir an evvel yapılması sonucu ortaya çıkıyor fakat iktidar ittifakı hala seçimin 2023 baharından evvel olmayacağında ısrarlı. En kıymetli soru olduğu için daima soruyorum; bu mühlet içinde ülke problemlerinin içinden çıkılmayacak kadar artacağını düşünüyor musunuz, “erken seçim kararı için nitelikli çoğunluk gerektiğine göre” muhalefet partileri bu süreyi kısaltamaz mı?
Doğru, erken seçim kararı için 360 milletvekili lazım, AK Parti’nin de bu sayıda milletvekili yok, münasebetiyle seçim kararı almak için muhalefetin oylarına da muhtaç. Biz esasen ÂLÂ Parti olarak şu andaki her günün gecikmiş bir seçim olduğunu, artık erken seçim kavramının dahi bu milletin dayanamayacağı kadar gecikmiş bir tarih olduğunu, zira iktisadın çok makus olduğunu, dış siyasetin çok makûs olduğunu, vatandaşın bir gün dahi dayanacak hali kalmadığını her gün söylüyoruz, her gün “getir sandığı” diyoruz. Sayın Genel Lider Meral Akşener her konuşmasında “sandığı getir, bugün erken seçime karar verelim” diyor. Ben AK Parti ve Erdoğan’ın bu sene sonunda baskın seçim yapacağına hiçbir vakit, bundan 1-2 ay evvel dahi inanmadım zira hiçbir surette seçimi kazanacağına dair en ufak bir belirti yok. Kamuoyu araştırmalarına baktığınızda AKP ve MHP’yi toplasanız ikisi birden yüzde 30’u geçmiyor. AKP yüzde 25’i geçmiyor. Bakmayın siz onların kendi tuttukları kamuoyu araştırma şirketlerinin Erdoğan’ı ve AKP’yi parlatmasına, münasebetiyle seçimi kazanmayacağını bile bile bu yılın sonunda, Kasım’da seçime gideceğine hiçbir vakit inanmadım zira gidecek kaidesi yok, durumu yok, kazanamayacağı açık.
-Galiba yapmak istediği şeyleri de bitirmedi daha, 2023 amacı var, onun hazırlıkları tamamlanmamış olabilir.
Bir günlük beylik beyliktir, Erdoğan’ın kazanamayacağı bir seçime gitmesini beklemek akıllı insanların düşüneceği bir şey değil. Hasebiyle, 2023 Haziran’ında da yapsa seçilemeyecek, Mayıs’ında da yapsa seçilemeyecek lakin neden daha ortada 6-7 ay bu ülkeyi tek bir kişi sultan üzere yönetirken, Türkiye’nin bütün imkanlarını yandaşlarına dağıtırken, bütün Hazine’yi tamtakır hale getirirken 6 ay daha, 7 ay daha erken seçime gitsin? Gitmeyecek, ne yapacak; önümüzdeki periyot Kurban Bayramından evvelki bir süreçte, Şeker Bayramı’nı geçirir geçirmez daha seçmenlerin bir kısmının Hac devri başlamadan seçime gitmek isteyecek ve o vakit muhalefete söyleyecek.
Biz her gün “şimdi seçimi getir” diyoruz, ortadaki fark ne; “şimdi getirmez de 2023 Mayıs’ında getirirsen biz bunu kabul etmeyiz” dediğimiz anda Sayın Erdoğan 20 yıldır yaptığı mağduriyet edebiyatına sığınacak. Zira bütün seçimleri, birinci kazandığı seçim de dahil olmak üzere daima mağduriyet, biraz daha başı sıkıştığında “Bu ülkenin beka sorunu var, terör sorunu var, dış güçler saldırıyor, benden öteki bu ülkeyi hiç kimse kurtaramaz” telaffuzlarıyla -FETÖ de üzerine tuz biber ekti- kendi seçmenini kandırma yoluyla kazandı. Artık, ortağının da çok yakışıksız bir biçimde söylediği “zillet ittifakı” diye isimlendirdiği “Bu Millet İttifakı gelirse bu ülke batar, teröre teslim olur” üzere telaffuzlar kullanılıyor, bütün mahallî seçim, ondan evvelki seçim, referandum, hepsine baktığınızda taktik bu. Muhalefet bu taktiği çok uygun gördü, çözdü. Bakın, bu taktiği biz çözmek ve buna karşı makul hareket etmek zorundayız.