Diyarbakır’daki temaslarını sürdüren Bakan Gül, merkez Sur ilçesi Gazi Caddesi’nde esnafı ziyaret etti, vatandaşlarla görüştü. Ziyarette Bakan Gül’e kahve ikram edildi.
Hz. Süleyman Camisi ve 27 sahabe türbesine geçen Gül, dua etti. Valiliğe de ziyarette bulunan Gül, şeref defterini imzaladı, Vali Münir Karaloğlu ile görüştü.
Diyarbakır Adliyesini de ziyaret eden Gül’ü adliye binasının önünde Başsavcı Mustafa Çelenk ile hakim ve savcılar karşıladı. Gül, şeref defterini imzaladı, Başsavcı Çelenk ile görüştü.
Bakan Gül, daha sonra Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren’i ziyaret ederek bir avukata ruhsat belgesini verdi. Gül, Diyarbakır Barosu’nun yeni hizmet binası için yer tahsisinin yapıldığını açıkladı.
AK Parti İl Başkanlığını ziyaret eden Gül, partilileri Kürtçe selamladı, Diyarbakır’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kentte çok güzel bir gün geçirdiklerini anlatan Gül, Diyarbakır’ın peygamberler, sahabeler şehri olduğunu belirtti.
“Asla eski Türkiye’ye dönüş olmayacak”
Gül, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini kimsenin bozamayacağını söyledi.
“Türkiye, geçmişte vatandaşını ötekileştiren, vatandaşını makbul olan/makbul olmayan diye ayıran bir siyasetle belli bir dönem yönetildi.” diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“100. yılına koştuğumuz Cumhuriyeti kuran irade neyse aynı ruhla yolumuza birlik ve beraberlikle devam edeceğiz. Birinci Meclisimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisimizi, Çanakkale Zaferi’ni nasıl biz Türk, Kürt, Alevi ve Sünni, Anadolu’nun bütün kadim sahipleriyle omuz omuza kurduysak yeni yüzyıllara da yine bir ve beraber olarak yolumuza devam edeceğiz. Bizler et ve tırnak gibiyiz, kimse ayıramayacak. Bin yıllık bu birliğimizi, beraberliğimizi kimsenin bozmaya asla ama asla gücü yetmeyecek. 84 milyon vatandaşımız nerede doğarsa doğsun, bu ülkenin tapusu o vatandaşımızın elinde. Diyarbakırlı gencimizin de İzmirli gencimizin de Edirneli kardeşimizin de Karslı kardeşimizin de işçimizin, çiftçimizin, herkesin bu ülkede geleceğine dair söz söyleme hakkı vardır. Bu ülkenin tapusu onlara, 84 milyona zimmetlidir.”
Bu ülkede makbul olanlar ve olmayanlar diye bir ayrımı asla bir daha Türkiye’de yaşatmayacaklarını dile getiren Gül, Türkiye’yi asla tekrar o tabloyla karşılaştırmayacaklarını vurguladı.
Gül, bunun da teminatının AK Parti, millet, Anadolu insanı ve Anadolu irfanı olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Bu ülkede 20 yıl önce AK Parti ile yeni bir sayfa açıldı ama öncesinde Türkiye’de bu politikalar hayata geçirildi. Bu politikalarla inançlarından, başörtüsünden, dininden ve inancından dolayı istediği gibi inanamayan, inandığı gibi yaşanamayan dönemler oldu bu ülkede. Dili, kültürü, geleneği inkar eden anlayışlar oldu ama bu bölge Kürt olduğu için inkar politikalarına maruz kaldı ama AK Parti buna son verdi ve asla eski Türkiye’ye dönüş olmayacak.”
“Bin yıldır bilinen bir dile nasıl bilinmeyen bir dil dersin?”
Gül, bu hakları korumanın ve geliştirmenin devletin en temel görevi olduğunu vurguladı.
“Köylerin binlerce yıllık isimleri değiştirildi. Anneler, evlatlarına istediği isimleri bile veremedi.” diyen Adalet Bakanı Gül, şunları dile getirdi:
“Mahkemelerde savunmasını yapacak, bu dile, ‘bilinmeyen, tanımlanamayan bir dil’ dediler. Bin yıldır anne ağıdı, ninniyi Kürtçe söylemiş, halayını Kürtçe çekmiş. Bin yıldır bilinen bir dile nasıl bilinmeyen bir dil dersin? Bu anlayışı elimizin tersiyle ittik. Statüko bilmiyor olabilir, tek parti zihniyeti millete tepeden bakabilir, kültürünü, dilini inkar edebilir ama biz bin yıldır bu coğrafyada bu kültürle büyüdük. Bu kültürü korumak da elbette devletin göreviydi. Cezaevinde oğlunu ziyaret eden anne, ikide bir ‘Nasılsın, nasılsın?’ diye sorar. Niye? Çünkü başka bir kelime bilmiyordu o yüzden. Başka kelime konuşması yasak. Bunların hepsini Türkiye’de yaşadık. Milletimizin helal oylarıyla iktidara gelen milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan, işte bu siyasete son verdi. ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni Türkiye milletimizle beraber geleceğe emin adımlarla ilerleyecek.’ dedi.”
Düşüncesi ve inancı ne olursa olsun herkese AK Parti tabelasının altında yer olduğunu belirten Gül, siyasetlerini milletle beraber yaptıklarını söyledi.
“Yolumuz 2023’lerdir, 2053’lerdir, 2071’lerdir”
“AK Parti, 2023’e ve 2053’e doğru Cumhurbaşkanımızın liderliğinde emin adımlarla gidiyor. 90’lar 90’larda kaldı. Kimse Türkiye’nin yolunu o eskiye çeviremeyecek. Yolumuz 90’lar değil, yolumuz 2023’lerdir, 2053’lerdir, 2071’lerdir. Demokrasiyle, hukukla yürümeye devam edeceğiz.” diyen Gül, ilk işin 3 Kasım’da iktidara geldikten sonra hükümetin OHAL uygulamasına son vermesi olduğunu anlattı.
Gül, “Yine bir dönemin haksızlıklarının merkezi olan DGM’lere son verdik. Bugün TRT Kürdi açıldı, radyosu açıldı ve bunu vatandaşlarımız dinleyebiliyor, takip edebiliyor. Ana dilde siyasi propaganda imkanı getirdik. Üniversitelerde yine bu anlamda enstitüler açılmasını hepimiz sağladık. Faili meçhul cinayetlerin üzerine gittik çünkü AK Parti reformcu bir partidir, milletin partisidir. AK Parti statükonun değil, milletin dediğini yapar, milletle beraber yol yürür. O yüzden Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın ortaya koyduğu politika ile sadece bir etnik kesimin, bir bölgenin, bir düşüncenin değil, Türkiye’nin partisiyiz, milletin partisiyiz, 84 milyonun partisiyiz.” ifadelerini kullandı.
Bakan Gül, yeni ve sivil anayasanın önemine işaret ederek, şunları söyledi:
“Özellikle Cumhur İttifakı ile reformlarımızı da Meclisten geçiriyoruz fakat bu ülkede en önemli reformlardan birisi ve reformların çıtası yeni ve sivil bir anayasa yapmaktır. AK Parti, vatandaşlarımıza hakkı olan alanda özgürlükleri genişletti ancak bunu anayasal bir güvenceye bağlamak için yeni ve sivil bir anayasayı ortaya koymamız lazım. Burada hala ‘411 el kaosa kalktı’ manşeti vardı, biliyorsunuz. İster başı açık, ister başı örtülü, bu ülkenin gençleri bu ülkede nasıl istiyorsa öyle okula, işine gitsin diye anayasal güvenceye kavuşan düzenleme yaptık. Ancak Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Bu hala anayasal güvenceye bağlanmamıştır. O yüzden bu ülkenin buna benzer özgürlüklerinin anayasal güvence altına alınması, yeni ve sivil bir anayasa yapmak, 84 milyon, herkesin ‘Evet, bu anayasa benim anayasamdır.’ diyerek, toplumsal sözleşmeyi gelecek yüzyıllara taşıyacak anayasayı yaparak birliğimizi, beraberliğimiz ve demokrasimizi güçlendiririz. İnanıyorum ki bu anayasayı da milletimizle birlikte yapacağız.”
“Diyarbakır Cezaevi’ni tamamen yakın bir dönemde boşaltmış olacağız”
Diyarbakır Cezaevi’ne ilişkin de değerlendirmede bulunan Gül, “12 Eylül’ün sembol değerlerinden birisi de Diyarbakır Cezaevi’dir. Cumhurbaşkanımız Diyarbakır’a geldiğinde bunu ifade etti. 12 Eylül’de insanlık dışı dediğimiz uygulamalara işkencelerin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi’ni kapatıyoruz ve Diyarbakır Cezaevi’ni tamamen yakın bir dönemde boşaltmış olacağız. Orayı da 12 Eylüller bir daha yaşanmasın, vesayet dönemleri bir daha gelmesin diye demokrasimizin kazanımına sunmuş olacağız. Sembolik olan bu yeri de müze ve kültür merkezi olarak inşa etmiş olacağız. Yakın zamanda orayı boşaltmış olacağız.” şeklinde konuştu.
Daha sonra merkez Kayapınar ilçesindeki Hanımeller Çarşı’na giden Gül, Çocuk Atölyesi’ni ve esnafı ziyaret etti.
Bakan Gül, Kayapınar Belediyesi korosunun Türkçe ve Kürtçe seslendirdiği şarkıları dinledi.