Görkem Evci x [email protected]
“Kim var imiş biz burada yoğ iken”
Tarihçi Cemal Kafadar, adını Karacaoğlan’ın bu mısraından alan, 16 ve 17. yüzyıllar Osmanlı dünyasından oldukça mütevazı dört kişiyi anlattığı kitabının başında ozanın, hayatın acılarından dem vuran şiirinin sonunda neden bu soruyu sorduğunu irdeler: “Kâh âşık kâh düpedüz çapkın sesi ile tanıdığımız şiirlerinde pek görülmeyen ya da açık edilmeyen bu felsefi-tarihi duyarlılığı, neden kendisine kolayca yakıştıramadığımız efkârlı bir şiirin sonuna yerleştirir?” Ve uyarır: “Bu soru sizde bir merak uyandırmadıysa, hatta tarihçilerin bu tür sorularla uğraşmasını yadırgıyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye etmem.” Kafadar’a göre tarih, yok olanla değil, bir zamanlar var olanla ilgilidir. Karacaoğlan da “kim var imiş” diye sorarak onların kanlı canlı insanlar olduklarını hatırlatır; şimdi yok olduklarını değil, bir zamanlar var olduklarını ifade eder: “’Onlardan sonrası’ olduğumuzun ve bir de ‘bizden sonrası’ olacağının bilinciyle, yani bugüne ait ve geleceğe dönük bir perspektifle anlamağa çalıştığımız birileridir mazinin insanları. Yunus gibi ölüm gerçeği ve ahiret üzerine düşünmek isteyenler felsefeye yönelse gerektir, Karacaoğlan gibi hayat ve dünya üzerine düşünmek isteyen ise tarihe…” Urla-Çeşme Yarımadası’nın Ege Denizi’ne doğru uzandığı topraklar üzerinde, zeytin ağaçlarının gölgesinde yükselen Teos Antik Kenti de sanatçıları, bilim insanları, tarihte iz bırakmış önemli kişileri ve elbette sıradan sakinleri ile tüm bu sorular üzerinde düşündüren bir kent. Teos’u adım adım dolaşırken Karacaoğlan’ın mısraları ve Kafadar’ın sözleri dönüp durdu zihnimde.
18. yüzyıldan bugüne
“Milliyet Arkeoloji ve İş Sanat Kültürel Miras Buluşmaları”nın üçüncü durağıydı Teos. Sıcak bir haziran günü ziyaret ettiğimiz kent her ne kadar 18. yüzyıldan bu yana Batılı araştırmacı ve gezginlerin uğrak noktalarından biri olsa da Teos’taki kapsamlı araştırmaların tarihi çok gerilere gitmiyor. Daha çok kentteki Dionysos Tapınağı etrafında gelişen araştırma faaliyetlerinin düzenli ve kapsamlı bir şekle kavuşması 2010 yılına dayanıyor. Kentte kazı, araştırma, koruma ve onarım çalışmaları 2010 yılından bu yana Prof. Dr. Musa Kadıoğlu başkanlığında sürdürülüyor.
Kuruluş efsanesi
Teos’taki ilk yerleşime dair izler M.Ö. 1050-900 yıllarına tarihleniyor. M.Ö. 10. yüzyıla ait buluntular arasında, içerisinde küçük bir bebek iskeletinin bulunduğu kulplu bir amfora ile bazı seramik parçaları yer alıyor. İlk sakinlerinin Karia kökenli yerel bir halk olduğu bilinen Teos’un efsanevi kurucusunun ise Athamas olduğu kabul edilir. Kuruluş efsanesine göre Athamas, Teos sahiline ayak bastıktan sonra adamlarıyla birlikte kenti kuracağı uygun bir yer aramaya çıkar. Sahile geri döndüğünde kızı Ara’nın çakıl taşlarıyla bir ev yapmaya çalıştığını görür. Ara, babasına “Sen bir yarar iken, ben sana bir kent yaptım” der ve burada kurulan kentin adı da Ara’nın söylediği ilk kelime, Yunancada “iken” anlamına gelen “Teos” olur. Kadıoğlu, Teos’un 18. yüzyılın başlarından itibaren kentte bulunan epigrafik metinler, Helenistik Dönem’in en ünlü mimarı Hermogenes’in eseri Dionysos Tapınağı ve mermeri ile öne çıktığını belirtiyor.
Dionysos kültü
Teos’a olan ilginin odak noktası Dionysos Tapınağı, Ege Dünyası’nda şarabın, coşkunluğun ve bereketin simgesi tanrı Dionysos adına yapılmış en büyük ve görkemli tapınak olarak bilinir. Kentteki araştırmaların merkezinde yer alan bu tapınak ve onunla ilişkili şenlikler, Antik Dönem’de de Teos’un çokça ziyaretçi ağırlamasına neden olmuş. Kentin baş tanrısı Dionysos, insanı doğanın sırlarına ve gücüne eriştirmek yani aslında bir mânâda tanrılaştırmak, tanrıyla birleştirmek için şarabı ve sarhoşluğu kullanır. Prof. Dr. Mustafa Adak’ın belirttiği gibi Teos’un büyük oranda tepeliklerden oluşan kurak arazileri ancak zeytincilik ve bağcılık için müsaitti. Bu da şarabın kentte önemli bir ekonomik unsur; Dionysos’un ise kentin baş tanrısı olmasını sağladı. Teoslular tanrı Dionysos’un kendi şehirlerinde doğduğuna da inanırdı. Yine Adak’ın verdiği bilgilere göre kentte en geç M.Ö. 4. yüzyılda düzenlenmeye başlanan Dionysia Bayramı, Teos’un başat bayramıydı. Bu bayramın merkezinde ise tiyatro oyunları vardı. Dionysos’un heykeli de oyunlar boyunca seyircilerin arasında bulunurdu. Kentte Dionysos’la ilgili tek bayram bu değildi. Dionysos, yıl içinde düzenlenen en az dört bayramda temsil ediliyordu.
Tapınağın önemi
Dionysos’un kent tarihindeki hâkimiyeti, araştırma tarihine de damgasını vurmuş. Teos’taki araştırmalarda üzerinde en çok durulan yapı Dionysos Tapınağı… M.Ö. 3. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen yapı, Hermogenes tarafından inşa edilmiş. Tapınak, Dionysos Kutsal Alanı’nın merkezinde yer alıyor. Kutsal Alan’da tören alanı, U-planlı basamaklı bir altar (sunak) ve stoa gibi yapılar da bulunuyor. Tapınağın doğusunda, Kutsal Alan’a ana girişi sağlayan “propylon”un kalıntıları da mevcut. Tapınağın kült heykeline ait baş, 18. yüzyılın başında İzmir’de Hollanda Konsolosu Daniël Jean de Hochpeid tarafından satın alınmış ve bugün Leiden Rijkmuseum’da sergileniyor. “Leiden Dionysos’u” olarak bilinen bu başın, M.Ö. 3. yüzyıla tarihlenen bir heykelin Traianus-Hadrianus Dönemi kopyası olduğu düşünülüyor.
Meclis yapısında eğitim
Kentin en iyi korunmuş yapısı ise ilk evresi M.Ö. 3. yüzyıl sonu ile M.Ö. 2. yüzyılın başına tarihlendirilen bouleuterion yani meclis binası. Yaklaşık 800 kişilik bu yapı, meclis toplantılarının yapıldığı yer olmasının dışında sınavlara ev sahipliği yapmak gibi bir işlev de görmüş. Teos’ta bulunan, Polythros isimli bir zengin tarafından kurulan eğitim vakfının yazıtında o döneme kadar dilbilgisi ve müzik öğretmenlerinin gymnasium’da yaptığı sınavların artık bouleuterion’da yapılacağı belirtiliyor. Spor eğitimlerine ise araştırmalarda şu ana kadar ancak bazı mimari elemanları bulunabilen gymnasium’da devam edilmiş. M.Ö. 2. yüzyıla ait olan ve İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen bu yazıt, vakfın işleyişi, öğretmen seçimi ve maaşları hakkında ayrıntılı bilgiler içeriyor. Buna göre en çok maaş, yıllık 700 “drakhme” (700 yevmiye) ile telli çalgılar konusunda eğitim veren müzik öğretmenine ayrılmış. Musa Kadıoğlu, bu vakfın benzerinin Milet’te de bulunduğunu ancak oradaki ücretlerin Teos’takinin yarısı olduğunu belirterek, söz konusu yazıtın Anadolu eğitim tarihi açısından çok önemli olduğunu vurguluyor.
Zeytin ağaçlarının gölgesinde
Dionysos Tapınağı ve bouleuterion’un yanı sıra tiyatro yapısını, pek çok yazıtı, Roma Dönemi sarnıcını ve surlara ait kalıntıları da görebileceğiniz kenti ziyaret etmeden önce İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan, benim de bu yazıda çokça faydalandığım, Musa Kadıoğlu editörlüğünde hazırlanan “Teos Yazıtlar, Kültler ve Kentsel Doku” kitabına göz atmanızı öneririm. İçerdiği çok kıymetli bilgilerin yanı sıra tıpkı Teos gibi zeytin ağaçlarıyla kaplı olan bu kitap görsel olarak da iyi hazırlanmış. Teos’ta binlerce yıllık kalıntıların arasında dolaşırken, asırlık zeytin ağaçlarının gölgesinde soluklanıp Dionysos şenliklerinden kalabalık bir Teos gününü hayal etmeyi unutmayın… Karacaoğlan gibi hayat ve dünya üzerine düşünürken “kim var imiş biz burada yoğ iken” diye sual eylemenin bir başka biçimi de bu olsa gerek.
Önemli Teoslular ve Sanatçılar Birliği
Teos, İonia’nın altın çağı olarak görülen M.Ö. 6. yüzyıl ve Helenistik Dönem’de M.Ö. 3.-2. yüzyıllarda en parlak dönemini yaşamış. Her ne kadar kabul görmemiş olsa da M.Ö. 600’lü yıllarda ünlü matematikçi ve filozof Thales, Teos’un 12 İon kentinin birlik merkezi olmasını önermiş. Bölgenin önemli kentlerinden biri olan Teos, edebiyattan bilime, farklı alanlarda önemli kişiler yetiştirmiş ya da bu kişilere ev sahipliği yapmış. Ozan Antimakhon (M.Ö. 8. yüzyıl), şair ve besteci Pythermos (M.Ö. 6. yüzyıl), kentin en ünlü ismi şair Anakreon (M.Ö. 6. yüzyıl), filozof Protagoras (M.Ö. 5. yüzyıl), hatip Glaukon (M.Ö. 4. yüzyıl), art virtüözü Athenodoros (M.Ö. 4. yüzyıl) ve Flütçü Kraton (M.Ö. 2. yüzyıl) bu isimlerden bazıları… Dionysos kültünün kentteki önemi nedeniyle uluslararası saygınlığı olan şair, müzisyen, aktör ve şarkıcılardan oluşan Dionysos Sanatçılar Birliği, M.Ö. 3. yüzyılın son çeyreğinde Teos’a yerleşmiş. Teos, bu sanatçılar sayesinde ismini duyururken, kent halkı, M.Ö. 220’li yıllara tarihlenen bir kararname ile sanatçılara bir arazi bağışlayıp onları vergilerden de muaf tutmuş. Birlik, kentteki Dionysos Şenliklerinin düzenlenmesinde de rol almış. Daha sonraları “ekonomik” sebeplerle kent halkıyla ters düşen birlik üyeleri, yaklaşık olarak M.Ö. 140’lı yıllarda Teos’tan gönderilmiş.