İhsaniye’de 1886 yılında Bulgaristan’dan gelen göçmenler tarafından kurulan Oğulbeyli köyünde hane sayısı, yıllar içinde 20’den 45’e çıktı. Nüfusu 150 civarında olan köy, yaz aylarında gelenlerle 350’ye yükseliyor. Köye ulaşımın sağlandığı yolda yıllardır yer alan kapı, Oğulbeyli köyünü diğer köylerden farklı kılıyor. Hayvancılık ve tarımla geçimin sağlandığı köyün kurulduğu ilk yıllarda köylüler, hayvanların tarım alanına zarar vermemesi için yola kapı yerleştirdi. Köyü çevreleyen evlerin arasındaki boşluklar da duvarla kapatıldı. Köyün kurulduğu ilk yıllarda ahşap olan kapı, zamanla yerini sürgülü demir kapıya bıraktı.
ATADAN KALMA ‘KAPI’ GELENEĞİ
Köye ulaşımın sağlandığı yolda yer alan kapı, yıllarca hayvanların ağaç ve bahçelere zarar vermesini ve köye yabancı kişilerin girişini engellemek amacıyla kullanıldı. Geçmiş yıllarda yaşanan hırsızlık olaylarına karşı köylüler kapıda nöbet tutarak, tedbir aldı. Köyde yaşayanların atalarından kalma gelenek olarak gördüğü kapı, bugünlerde sürekli kapalı olmasa da kullanılmaya devam ediyor. Günümüzde daha çok hayvanları korumak için kullanılan kapı, yakınındaki merada hayvan otlatıldığı sırada kapatılıp, araç geçişi engelleniyor.
GELEN AÇIYOR, GİDEN KAPATIYOR
Köylüler, kendilerine özgü kültür olarak gördükleri kapının bakımını da aksatmadan yapıyor. Köye ziyarete gelenler kapıyı açıp, geçiş yaptıktan sonra kapatarak, bu kültürün gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlıyor. Oğulbeyli Köyü Muhtarı Mahir Sarıkaya, akşam saatlerinde kapatılan kapının, sabah olunca açıldığını anlattı. Sarıkaya, “Atalarımızdan kalma kapı geleneğimiz devam ediyor. Gelen misafir açar, çıkarken kapatır. Hayvanlar, köyümüzün içinde otluyor. Kapı, kötü niyetli insanlara karşı da savunma oluyor. Eskiden kilitleniyormuş, şu anda kilitlemiyoruz. Her gün yüzlerce araba geçiyor, kilitleme şansımız yok. Kapımız daha önce ahşapmış. Geçmişte muhtarlarımız tarafından demir yapılmış, göreve gelince biz de yeniledik. Duvarlarımızı yeniledik, burada bir kanal vardı onu kapattık. Daha güzel görünüme kavuşturduk” diye konuştu.
KÖYLÜLERİN ‘KAPI’ HATIRASI
Köyde yaşayan emekli öğretmen Mehmet Şahin, kapıyla ilgili anılarını şöyle anlattı:
“Kapı çocukluğumda ahşaptı. Kaldırıp açıyor, kapatıyordum. Gelen kapıyı açar, geçer, kapatır gider. Zamanla ağaç kapı atıl oldu, demir kapı yapıldı. Köyümüzün sığırları vardı. Ben çobanlık da yaptım. Hayvanlar köy dışına doğru gelirse kapı kapatılır. Sığırlar toplanır, meraya gider. Bir gün sığırları getiriyorduk. Kapı kapalı biliyorduk fakat açıkmış. Bütün sığırlar ovaya dalmış. Babam gelmiş ve bana dersimi vermişti. Önce kapıya bakmam gerektiğini anlatmıştı. Böyle çok hatıramız oldu.”
‘BABALARIMIZ KAPININ DİBİNDE NÖBET TUTARDI’
Çobanlık ve çiftçilik yapan Mustafa Demirli, köyde yaşayanlar için kapının yıllardır önem taşıdığını anlattı. Kapının, hayvanların köyden uzaklaşmasını, bahçelere zararını engellediğine değinen Demirli, geçmişte hırsızlık olaylarına karşı nöbet tutulduğundan bahsetti. Demirli, “Geçmişte köyde hayvan hırsızlığı olduğunda ya da tedbir almak için babalarımız kapının dibinde nöbet tutardı. 3- 5 komşu nöbetleşe kapıda gecelerdi” dedi.
Tahir Özçelik de kapının ve köyün yıpranan duvarlarını yenilenmesinden dolayı memnuniyetini dile getirdi.