İstanbul’un belalısı, aşık ayıran rüzgar: Lodos

İstanbul'un belalısı, aşık ayıran rüzgar: Lodos

“Yetkililer lodosun etkili olacağı bölgelerde, sobadan kaynaklı karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uyardı…” Doğal gazın yaygın olmadığı yıllarda hava durumu haberlerinin bu uyarı cümlesi, yerini ‘çatı uçmalarına’ ‘motosiklet ve bisikletliler için yol güvenliği’ ikazlarına bıraktı.

Önceki gün İstanbul başta olmak üzere Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nde etkili olan Lodos, 5 canımızı alarak acı yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı.

Marmara sakinlerinin “Şimdiye kadar bunun gibi şiddetlisini görmedik” diye tanımladıkları lodos felaketi gözleri yine olağan şüpheli ‘iklim değişikliğine’ çevirdi. Eskilerin “Lodos cehennemden, poyraz cennetten gelirmiş” sözünü ve yaşanan son afeti uzmanlara sorduk.

“Lodosu anormal bir doğa olayı olarak tanımlamak doğru değil” diyen Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır çarpıcı tespitlerde bulundu.

‘İstanbul son yıllardaki en şiddetli rüzgârı gördü’ tespitini yorumlayan Çukurçayır “İnsanların algısı üzerinden değerlendirmek yerine; İstanbul’da şu ana kadar ulaşılan en yüksek rüzgâr hızı hangi yönden ve ne kadar diye bakmak lazım. Eğer gerçekten o değer aşıldıysa da bu kayıtlara geçer” diye konuştu.

“İstanbul’da rüzgâr” denilince lodos ve poyraz akla gelir. Saba, Meltem gibi kız isimlerini taşıyan rüzgârlar ise pek bilinmez. Çünkü İstanbul için hâkim rüzgâr kuzeydoğu’dur ve bu yönden esen ‘poyraz’dır. Güneybatıdan esene ise lodos adı verilir. Kentin mevsimlerini de bu iki rüzgâr belirler. Lodos sıcaklığın yükselmesine poyraz ise yaz sıcağının hafiflemesine yol açar. 

Son yıllarda, insanların her şeyi iklim değişikliğine bağlamayı çok sevmeye başladığına dikkat çeken Çukurçayır, “Zaten Iklim Değişikliği insan davranışlarının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Biz hem yapıyoruz hem de ağlıyoruz. Ya yapmayı ya da ağlamayı bırakacağız. İklim değişikliği ilahi bir olay değildir. Kendi kendimize yarattığımız bir olaydan bahsediyoruz” diye konuştu.

Geçmişte İstanbul Boğazı’nın donduğunu ancak bunun tekrarlanmadığını hatırlatan Çukurçayır “Bunların hepsi de iklim dediğimiz olayın bir bileşeni. Bugün yaşadığımız bir olayı iklim değişikliğine bağlayabilmemiz için elimizde cidden çok güçlü kanıtların olması gerekir” dedi.

Çukurçayır şu tespitlerde bulundu:

*Mesela Çin’de geçen sene yıllık yağışın daha üzerinde günlük yağış oldu. Ki bu olay can kayıpları ile atlatıldı. Ancak ülkeden çıkıp kimse bu olayı iklim değişikliği ile açıklamadı. İklimde herhangi bir parametre pik yapabilir ama bunu direkt iklim değişikliğine bağlamak doğru olmaz.

*İnsan sayısı arttıkça zaten iklim değişiyor. Özellikle bizim ülkemizde ekstrem hava olaylarında bir artış yaşanıyor. Meteorolojik doğal afetlerin sayısı her geçen yıla göre daha fazla karşımıza çıkmaya başladı. Sıcaklık farkları arttığı zaman hava olaylarının da değişkeni artıyor. Ve bu durum da böyle gidecek gibi görünüyor. 

*Bu olaydan çıkartabileceğimiz ilk derslerden bir tanesi; motosikletli kuryelerin yaşadığı sıkıntıları gördüm. Eğer böyle bir beklenti varsa artık kuryeler mutlaka hesaba katılmalı. Bütün asma köprüler beklenen en yüksek rüzgâr hızına göre hesaplanarak yapılır. Onun için meteoroloji sadece yerde ölçüm yapmıyor. Ama köprü üzerindeki küçük araçların bu durumlardan etkilenmemesi için yeni önlemler alınabilir.

Hava sıcaklığı ve nem lodosla birlikte artar. Havanın dönmesinden hemen önce gerginlik, ruhsal çöküntü ve sıkıntı belirtileri ortaya çıkar. Özellikle migren ağrısı taşıyanlar için lodos hep ‘rahatsız edici’ olmuştur. Tarihten bu yana lodosun, insanlar üzerinde baş ağrısı, halsizlik, nefes darlığı, göz kanlanması gibi bir dizi etkiye yol açtığına inanılır. Bu nedenle, Bizans döneminde lodos estiğinde mahkemeler iptal olurmuş. Osmanlı zamanında da kadılar davalarda karar vermezmiş.

61a706c879da3e1bb0f383c5.pngFotoğraf: İHA

OKAN BOZYURT: BURSA’DA HEP YAŞANIYOR

İklim Bilimci Okan Bozyurt’a göre de lodos aslında anormal bir hava olayı değil. 
“Eskiden beri zaman zaman Bursa’da çok şiddetli lodoslar meydana gelirdi” diyen Bozyurt, son olarak yaşadığımız durumun biraz farklı olduğu görüşünde.

Uzun zamandan beri Türkiye üzerinde yüksek basınç koşullarının hakim olduğunu hatırlatan Bozyurt “Yani oturmuş bir yapı vardı. Şimdi birdenbire yüksek basınç yerini terk etti. Burayı alçak basınç doldurdu. Bir de bulunduğumuz konum alçak basınç konumlarına da çok yakın. Alçak basınç noktasına ne kadar çok yakın olursanız hava olayları çok kadar çok şiddetli olur, rüzgarlar o kadar çok şiddetlenir” dedi.

Lodos estiği zaman denizdeki balıkların bile afalladığı, etlerinin yenmez hale geldiğine inanılıyor. Lezzetsiz balıklara bu yüzden “lodos balığı” adı verildiği biliniyor.

Bozyurt şunları vurguladı:
 
*Alçak hava merkezinde sadece sıcak hava yoktur, soğuk hava da vardır. Kışın her zaman şöyle bir olay gerçekleşir; bir soğuk hava gelmeden önce önünde bir sıcak cephe olur. Sıcak cephe olurken de güney batı sektörlü rüzgarlar yani lodos gibi rüzgarlar etkili olur. Daha sonra arkadan soğuk cephe gelir.

*Rüzgarlar lodostan karayele döner. Daha sonra da hava sıcaklığı hissedilir derecede azalır. Mesela dün hava sıcaklığı lodosla birlikte hissedilir derece arttı. Ama dün geceden itibaren lodos etkisini kaybetti ve yerini karayele bıraktı. Soğuk ve yağışlı hava kütlesi geldi. Hava sıcaklığı da hissedilir derecede azaldı. Dolayısıyla bu doğal bir olay olarak karşımıza çıkıyor. Bu olay her zaman olmuştur, bunu şimdi küresel iklim değişikliğine bağlayanlar var ancak iklim krizi bambaşka bir olay.

*Zaman zaman ekstrem olaylar olabilir. Biz her ne kadar küresel iklim değişikliği ile bağlantısı yok da desek atmosferin enerjisi de artıyor. Çünkü sular giderek ısınınca buharlaşma da artıyor. Hava olaylarının da şiddeti ve gücü böylelikle şiddetleniyor. Ama daha önceden de çok şiddetli lodoslarımız oldu. Sadece bu zamana ait bir durum değil açıkçası.

*Mesela Bursa’da çok kez binaların çatıları uçtu, bölgede ağaçlar devrildi. İstanbul’da da buna benzer olaylar oldu. Ancak bu sene biraz fazla oldu. Bu zaman zaman böyle olabilir. Esas bizi ilgilendiren kısım ileride küresel iklim değişikliği hız kaybetmeden devam ederse özellikle Akdeniz daha çok ısınacağından, burada daha fazla buharlaşma olacak ve atmosferdeki enerji giderek artarak daha şiddetli fırtınalara yol açacak.

61a706c879da3e1bb0f383c7.pngFotoğraf: İHA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir