T24 Kültür Sanat
Konya’da Savatra Antik Kenti’nde yürütülen hafriyat çalışmalarında, toprak kapların içerisinde bulunan bebek iskeletleri, kentin o periyottaki yaşantısını anlamak için incelemeye alındı.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Kültür Varlıklarını Müdafaa ve Tamirat Kısmı ile Savatra Antik Kenti Hafriyat Lideri Doç Dr. İlker Işık, ekibiyle Karatay ilçesindeki Yağlıbayat Mahallesi’nde bulunan antik kentte yürüttüğü çalışmalarda, bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor.
Arkeolojik yüzey araştırmalarıyla tespit edilen ve 2021’de hafriyat çalışmalarına başlanan Antik Roma Devri’nden kalma tiyatronun güneyinde 2 kuyu mezar olduğu belirlendi.
Heyecan uyandıran tespitin akabinde başlatılan hafriyat çalışmasıyla ilgili AA muhabirine açıklama yapan Işık, Savatra’da kilometrelerce uzunluğunda büyük dehliz alanları olduğunu bildiklerini söyledi.
Bu yapılardan biriyle karşılaştıklarını kıymetlendirerek, çabucak hafriyat çalışmasına başladıklarını anlatan Işık, “Burada kuyu bir mezar yapısıyla karşılaştık. Kuyunun köşelerine bırakılmış ve neredeyse sağlam diyebileceğimiz pişmiş toprak kaplar ortaya çıktı. Bulunan toprak kapların içerisinde, başı olmayan bebek iskeletleri, kapların üstlerinde de köpek başı iskeletleri mevcuttu. Bunun dini ritüelin karşılığı olarak yapıldığını düşünüyoruz. Dünyada ve Anadolu’da örneği çok az olan bir mezar tipi.” diye konuştu.
Buluntularla ilgili çalışma başlatıldı
Işık, uzman takımların bu buluntulara ait bilimsel çalışma başlattığını lisana getirdi.
“Bu kuyuda da bebek ve köpek iskeletleri çıktı, lakin başkasından farklı olarak, tilki, sığır, at ve eşek kemikleriyle de karşılaştık. Bu heyecan verici çalışmanın akabinde, alanı daha fazla genişletebilmenin çalışmasını yapıyoruz. Bu bağlamda fizyolojik çalışmalar gerçekleştirdik. Seramik örneklerine baktığımız vakit, Erken Roma İmparatorluğu Devri’nden, Geç Antik Çağ’a kadar, yani günümüzden 1500-1600 yıl öncesine kadar giden vakit aralığında var olmuş buluntular karşımıza çıktı. Öteki kuyu mezarlara da ulaştıktan sonra umuyoruz ki Anadolu’nun kültür tarihine hizmet edecek yeni bulgularla karşılaşırız. Çıkan her buluntu tahminen tarihi biraz daha geriye götürebilir.”