Bu yıl 24.’sü düzenlenen Türk Toraks Derneği Kongresinde, hava kirliliği ile Kovid-19 arasındaki ilişkiye dair bugüne kadar yapılmış ilk araştırmanın sonuçları açıklandı. Türk Toraks Derneği Deneysel Araştırmalar Çalışma Grubu’ndan Nur Konyalılar, araştırma sonuçlarına ilişkin şu detayları paylaştı:
“Bugüne kadar yapılan çalışmalar Kovid-19 ile hava kirliliği arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. Partikül Madde (PM) ise hava kirliliğinin en önemli bileşenlerinden biri olarak virüsler de dahil olmak üzere enfeksiyon ajanları için taşıyıcı görevi yapabiliyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Mikrobiyoloji ana bilim dalından araştırmacıların öncülüğünde 12 üniversitenin iş birliği ile virüsün partikül madde içinde taşınıp taşınmadığı incelendi. Türkiye genelinde 10 ilde, 13 farklı lokasyondan toplam 203 örnek analiz edildi.
Buna göre örneklerin yüzde 9.8’inde yani 20 örnekte virüs RNA’sına rastlandı. Pozitif örneklerin çoğu hastane bahçelerinden toplanmış, bir kısmı da kentsel konumlardan elde edilmiştir.
Bu çalışmanın bulguları göstermiştir ki; Kovid-19 özellikle enfeksiyonun yaygın olduğu yerlerde ortamdaki partiküller tarafından taşınabilir. Bununla birlikte, bunun virüs enfeksiyonunun yayılması üzerinde bir etkisi olup olmadığı henüz belirlenmemiştir. Çalışmamız atmosferdeki virüs miktarıyla ilgili nicel sonuçlar bildiren ilk çalışma olma özelliğine sahiptir
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Oğuz Uzun da Türk Toraks Derneği tarafından desteklenen ve 18 farklı ilden 25 hastanenin verilerine dayanarak gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarını paylaştı. Sonuçlara göre, yoğun bakımda yatan hastaların Yüzde 94’ü aşısız veya yetersiz (tek doz) aşılı. Aşısızların oranı 50 yaş altında yüzde 72.4 olduğu görülürken, bu oran 65 yaş üstünde yüzde 32.9’du. Kadın hastalar erkek hastalara göre daha yaşlı ve daha fazla komorbid hastalığa sahip olsalar da yoğun bakıma yatışları erkeklere göre daha az
Hastaların yüzde 48’i ihmal, yüzde 36’ı aşı karşıtı, yüzde 16’sı ise aşı duraksaması. Sosyal medyada dezenformasyonlar aşılamalara karşı tehdit oluşturuyor. Bu çalışmada 4’üncü dalgada hastaneye yatan hastaların yaklaşık yarısının aşısız olduğu görülmekte ve çift doz Sinovac aşısının koruyuculuğu da artık devam etmemekte. 4’üncü dalga sadece aşısızları değil uygun aşı olmayanları da etkilemekte. 64 yaş üstüne bakıldığında çift doz Sinovac’lı hastaların aşısızlardan daha fazla olduğu görülmekte.”
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk de aşı karşıtlığına dikkat çekerken, “143 astım tanılı çocuk ve annesinin çalışmaya alındığı araştırmada kendileri aşı olan annelerin dahi yüzde 50’sinin çocuklarını aşılatmayı istemedikleri görülmekte.
Bu tereddüdün altında yatan en önemli faktör ise aşı yan etki kaygısı, yanlış bir bilgi olarak çocuklarında aşıya engel astım hastalığının olması ve çocuklarının aşı nedeniyle kısır kalma endişesidir” diye konuştu. Dernek aynı zamanda ülkemizde uygulanan farklı aşı rejimlerinin etkilerine dair de geniş katılımlı bir anket gerçekleştirildi. 10 bin 354 kişinin katıldığı araştırmada, yanıtlara göre Biontech aşısının güvenilir olduğu ve görülen yan etkilerin sıklıkla hafif olduğu görüldü.